Beynimizi üç basamaklı bir merdiven olarak hayal edelim. Birinci basamak, hayati işlevlerimizden sorumlu; kalp atış hızımız, vücut sıcaklığımız, nefes alışverişimiz… Bu basamak duyusal bilgilerin işlenmesinden ve uyarılma düzeylerimizden de sorumlu. İkinci basamak ise, duygularımızın deneyimlendiği ve düzenlendiği yer. Bize keyif veren ya da korkutucu olan, hayatta kalmamız için gerekli olan veya olmayan sınıflandırmasını yapıyor, hafızamızın ve motivasyonlarımızın merkezi. Üçüncü basamak ise dikkatin, insan dilinin, soyut düşüncenin, hayal gücünün ve bilincin gelişiminden sorumlu. Beynimizin bu bölgeleri birbirleri ile iletişim halindedir ve beraber çalışır. Birindeki olumlu veya olumsuz değişiklik diğerlerini de etkiler.
Çoğu yaklaşım üçüncü basamaktan yola başlar ve aşağıya doğru iner. Bu yaklaşımların varsayımı, düşüncemizdeki bir değişikliğin, duygularımızı olumlu yönde etkileyen ve ardından vücudumuzu olumlu yönde etkileyen bir değişim dizisini başlatacağı yönündedir. Önce düşünen beynimizle çalışmaya başlar, sonrasında duygularımızda değişiklikler meydana gelir; kaygı, endişe, korku, öfke ve yalnızlık gibi duygular şiddetini azaltır. Düşüncelerimiz ve duygularımız biraz daha rahatladığında, uyku sorunları, baş ağrısı, sırt ağrısı, sindirim ve sinir sistemi sorunları gibi bedensel belirtilerin de azalacağı varsayılır.
Bazı yaklaşımlar ise birinci basamakla ilgilenir. Nedenini bilmediğiniz bir şekilde, nefes almakta güçlük çekiyorsak, kalp atış hızımız artıyorsa, kendinizi sürekli aç hissediyorsak, uyku problemleri yaşıyorsak veya hissizleşiyorsak… Kendinizi huzursuz, sıkışmış, mutsuz ve endişeli hissederiz. Hayaller kurmaya, ilişkilerimizi güçlendirmeye, öğrenmeye ve eğlenmeye yeterince enerjimiz kalmaz. Bu yaklaşımlar, öncelikle duyumsamalara odaklanmanın, bedendeki fiziksel gerginlikleri sakinleştirmenin, ilk iki basamaktaki ihtiyaçların giderilmesinin, duygularımız ve düşüncelerimiz için gerekli olan enerjiyi sağlamamıza yardımcı olacağını belirtir.
Psk. Cemre KANAK
WhatsApp Randevu