GenelÇIĞLIK ATAN PRİZLER

Birçoğumuz uzun yolculuklarda ya da trafiğe takıldığımızda etrafımızı keşfe dalarız ve arabaların önünde tanıdık simalara rastlarız. Böyle zamanlarda arabalar bize gülümsüyor bazen de hüzünlü ya da kızgın bakışlar atıyor gibi hissederiz. Bu duruma hatalı anlam yükleme ya da daha bilimsel bir tabirle pareidolia denmektedir. İllüzyonun bir çeşidi olarak görülen pareidolia, net olarak görülemeyen cisimlerin / yapıların önceden aşina olduğumuz cisimlere benzetilmesidir. Gökyüzüne bakarken bulutları nesneleştirmemiz, ağaç kavuklarında, sebze meyvelerde insan suratları/suretleri görmemiz, sosyal medyada sıkça karşılaştığımız çığlık tablosunu andıran prizler pareidolia deneyimine örnek verilebilir.

Peki, bu durumun sebebi nedir? Bu soruya tatmin edici bir cevap alabilmek için pareidolia olgusunun evrimsel sürecine bakabiliriz. Bu olgu vahşi doğada hayatta kalmaya katkı sağlayan bir özellik olarak görülebilir. İnsan kendine benzeyen öteki varlıkları tanımlamak için bu özelliği evrimleştirmiştir. Yaşadığımız dünyanın neye benzediğini, bizi nelerin beklediğini bilmek isteriz ve aslında büyük ölçüde de biliriz. Ancak bilmediğimiz, aşina olmadığımız şeyleri de öğrendiklerimize benzetmek, zihin şemamızda bir noktaya yerleştirmek isteriz. Beyinlerimiz cisimleri insan yüzüne benzetecek şekilde özelleşmiştir. Evrimsel geçmişte insan yüzünü tanıma ve ayırt edebilme yeteneği hayatta kalmayı sağlayan çok önemli bir avantajdı.

Paleolitik çağda; şimdiki bilimde, yüz körlüğü/ prosopagnozi hatta Brad Pitt hastalığı olarak isimlendirilen yüzleri tanıyamama-ayırt edememe hastalığına sahip olduğunuzu düşünün. Çalıların arkasında avlanmayı bekleyen aslanın yüzünü ayırt edemiyorsunuz ve orada kalmaya devam ediyorsunuz. Bu varsayımda hayatta kalma olasılığınız düşük olurdu. Ancak hastalığa sahip olmasaydınız aslanı tanıyabilirdiniz. Bundan yola çıkarak da beynin muğlak ses ve görüntü içeren uyaranları bilinen birer uyarana çevirerek ya da en azından o şekilde algılayarak evrimleştiğini söyleyebiliriz.

Evren tesadüfleri de içinde barındırmaktadır. Aslında pareidolia sürecinde olan da tam olarak budur. Ağlayan biber ya da bebek şeklinde bulutun bir mesaj içermesi çok da olası değildir. Arabaların ön yüzü konusu markaların satış stratejisi olabilir tartışmaları mevcuttur ancak genel olarak bu deneyimin tesadüflerden ve zihinsel kolaylaştırmadan kaynaklandığını bilmeliyiz.

Bizler binlerce, on binlerce seçenek arasında benzettiklerimizi ayırt ediyor, onları hatırlıyor ve bazen de sosyal medya hesaplarımızda paylaşıyoruz. Paylaşım yoluyla da başka insanların algısını yönlendirebiliyoruz. Yaşadığımız durumların bilincinde olup algımızı sadece ilgi çekici şeylere yönlendirmek yerine, arka planda kalmış olana, büyük resme odaklanabilirsek bakış açımızı da genişletebilir olayları çok yönlü değerlendirebiliriz.

Psk. Öğrn. Hilal Yanpınar